Patent ve Marka Vekilleri Derneği olarak organize ettiğimiz “İlaçlar ve Biyoteknolojik Buluşların Patentle Korunması” konulu uluslararası konferans İstanbul’da gerçekleştirildi.
Konferansın açılışında konuşan TPE Başkanı Prof. Dr. Habip ASAN, patent sisteminin, sadece ekonomik ve teknolojik alanda değil, kişilerin ve toplumların sosyal, kültürel ve politik ilişkilerine de etkileri olduğundan söz ederek, insan sağlığı noktasında da doğrudan veya dolaylı etkileri açısından konunun son derece dikkatli bir şekilde ele alınması gerektiğini ifade etti.
Prof. ASAN, ilaç ve patent konusunun kesiştiği alanda sağlık, teknoloji, Ar-Ge, ekonomi ve hukuk gibi farklı boyutların iç içe geçmiş şekilde çok farklı boyutları içinde barındırması nedeniyle hem dünyada hem de ülkemizde yoğun tartışmalara sahne olduğunu belirtti.
İlaçların üretilmesi ve ihtiyacı olan herkese ulaştırılabilmesinin en önde gelen sosyal sorumluluklardan biri olduğunu vurgulayan ASAN, ilaç Ar-Ge’sinin süre ve maliyet açısından diğer Ar-Ge faaliyetlerinden farklılaştığını temel araştırma ile keşif ve klinik araştırma aşamalarını içeren 10-15 yıllık bir dönemi kapsayan uzun sürecin maliyetinin yaklaşık 1,3 milyar doları bulduğunu söyledi.
ASAN, ilaç sektörünün, dünyada Ar-Ge yoğunluğunun en fazla olduğu ve yeni teknolojilerin en hızlı yaygınlaştığı sektörlerden birisi olması nedeniyle, ülkeler açısından ileri teknolojiye geçiş sürecinde fırsat olabilecek nitelikte olduğundan bahsetti. Günümüzde yıllık 1 trilyon doları bulan dünya ilaç pazarının, birçok ülkenin ulusal ekonomisinden daha büyük bir hacme sahip olduğu ve bu alanda Ar-Ge faaliyetlerine dünya çapında yılda 135 milyar dolar düzeyinde yatırım yapıldığı bilgilerini aktardı.
Prof. Dr. Habip ASAN, ilaç konusunda uluslararası ticarette etkili fikri mülkiyetle ilgili en önemli anlaşmalardan biri olan, DTÖ kapsamında yürütülen Ticaretle Bağlantılı Fikri Mülkiyet Hakları (TRIPs) Anlaşmasında, özellikle patentle ilgili düzenlemelerde doğrudan veya dolaylı olarak ilaç sektörünü ilgilendiren düzenlemeler ve esneklikler yer aldığına dikkat çekti.
Prof. ASAN, ülkemizin yüksek katma değerli üretim altyapısına geçişte önemli bir alan olan ilaç sektörünü ve sağlık politikalarını geliştirecek, kalkınma hedeflerini destekleyecek, ülkemiz ilaç sektörünün sürdürülebilir ve etkili bir yapıya kavuşturulmasını sağlayacak “Türkiye İlaç Sektörü Strateji Belgesi ve Eylem Planı” nın Ağustos 2015’te yürürlüğe girdiğini söyleyerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu kapsamda ilaç sektörünün uzun dönem vizyonunda Türkiye’nin “sektörde Ar-Ge, üretim ve yönetim merkezi” olması hedeflenmiştir.”
“Diğer taraftan ilaç sektöründe önemli bir yeri olan biyoteknoloji konusu ilgili olarak da, “Biyoteknoloji Strateji Belgesi ve Eylem Planı” da Haziran 2015’te uygulamaya başlanmıştır.”
“Her iki alanda ayrı ayrı strateji dokümanlarının hazırlanması ve uygulamaya konması, ülkemiz açısından bu konuların en üst düzeyde sahiplenilmiş politika araçları olduğunu göstermektedir.”
“Bu kapsamda ilaç patentlerine ilişkin veriler de bu alanda önemli bir gösterge olarak ortaya çıkmaktadır. Ülkemizde ilaç patent başvurularına bakıldığında yerli patent başvurularında son 5 yılda 3,5 kat artış yaşandığı görülmektedir. Ayrıca ilaç alanında yapılan patent başvurularındaki yerli başvuru oranı 2002 yılında %2 iken 2014 yılında bu oran %21’e çıkmıştır. Bu veriler ilaç sektöründe patent alanındaki yüksek farkındalık seviyesini ve bu alana verilen önemi göstermesi açısından bir değer ifade etmektedir.”
Prof. Dr. Habip ASAN, konuşmasını, sınai mülkiyet alanında yaşanan önemli gelişmeler ve Türk Patent Enstitüsü’nün yürütmekte olduğu projeler hakkında bilgiler vererek tamamladı.
İki gün sürecek konferansta, ilaçlar ve biyoteknolojik buluşlar hakkında, Türkiye ve değişik ülkelerdeki tescil işlemleri ile ilgili uygulamalar, mahkeme uygulamaları, hukuki işlemler ve ilaç endüstrisindeki ikinci tıbbi kullanım patentleri ile diğer ikincil buluşlar konuları, konusunun uzmanı yerli ve yabancı konuşmacılar tarafından ele alınacak.